Bartın’ın Amasra ilçesindeki Amastris Antik Kenti kazılarında, Yunan mitolojisinde bakışlarıyla insanı taşa çevirdiğine inanılan Medusa’nın ender rastlanan gülümseyen tasvirine ulaşıldı. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen figür, antik döneme ait sütunlu galeri yapısı olan stoa içerisinde yer alan tavan kasetlerinden birinde bulundu.
Bartın Üniversitesi tarafından üç yıl önce başlatılan kurtarma kazıları, bölgede Roma dönemine ait oldukça görkemli mimari kalıntıların varlığını gün yüzüne çıkardı. Çalışmalar, BARÜ Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam başkanlığında, yaklaşık 2 bin 850 metrekarelik bir alanda sürdürülüyor.
Kazılarda, doğal afetlerle yıkıldığı anlaşılan ve yüksekliği 9 metreyi bulan mermer sütunları ile dikkat çeken anıtsal stoa yapısı tespit edildi. Korint düzeninde inşa edilen yapının özgün taşları tek tek kullanılarak restorasyonu sürdürülürken, “anastylosis” yöntemiyle bugüne kadar üç sütun yeniden ayağa kaldırıldı. Diğer dört sütun ve yapıya ait bloklar, tavan kasetleri ve mimari parçaların tamamı da titiz çalışmalar sonucu açığa çıkarıldı. Bu bölümlerin yıl sonuna kadar restore edilmesi hedefleniyor.
Çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve TPAO’nun destekleriyle, Bartın Üniversitesi koordinasyonunda çok sayıda üniversiteden bilim insanı ve öğrencilerin katılımıyla yürütülüyor.
“Roma Dönemi Yaşamının İzlerini Taşıyor”
Kazı Başkanı Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam, alanın 2017 yılında bir okul inşaatı sırasında ortaya çıkan kalıntılarla koruma altına alındığını ve 2022’den bu yana yürütülen kazılarla stoa yapısının tüm hatlarıyla açığa çıkarıldığını belirtti. Yapının Karadeniz’de mermerden inşa edilmiş en anıtsal örneklerden biri olduğunu vurgulayan Çam, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından alanın kademeli olarak ziyaretçilere açılacağını söyledi.
Kazı alanının aslında Roma döneminde bir agora ya da forum olduğunu ve kentin sosyal hayatının, ticaretin ve kamusal buluşmaların merkezini oluşturduğunu ifade eden Çam, elde edilen verilerin Amastris’in Roma çağındaki refah seviyesine ve kent yaşamına dair önemli ipuçları sunduğunu dile getirdi. Çalışmaların planlandığı şekilde ilerlemesi halinde alanın 2026 sonu ya da 2027 başında kısmen ziyarete açılması hedefleniyor.
Korkutucu Değil, Gülümseyen Bir Medusa
Kazılara asıl heyecan katan buluntu ise stoa’ya ait tavan kasetlerinde yer alan gülümseyen Medusa figürü oldu. Prof. Dr. Çam, Medusa’nın çoğu zaman yapılarda, kalkanlarda ya da tapınak alınlıklarında korkutucu yüz ifadesiyle, koruyucu bir sembol olarak tasvir edildiğini hatırlatarak, Amastris’te bulunan figürün alışılmışın dışında olduğunu söyledi:
“Bizim Medusa’mız neredeyse bir Eros yüzü gibi, çocukça bir ifadeye sahip ve gülümser biçimde tasvir edilmiş. Bu çok nadir rastlanan bir durum. Figür, o dönemde kentin huzurunu ve refah duygusunu yansıtır nitelikte yorumlanabilir.”
Daha önce bölgede Büyük İskender başı, su perisi (Nymphe) ve ev tanrısı Lares heykelleri, farklı dönemlere ait sikkeler ve çeşitli yazıt parçalarının da bulunmuş olmasına rağmen, bu denli özgün bir Medusa betimine ilk kez rastlandığını belirten Çam, keşfin antik kentin gelecekte daha kapsamlı şekilde ortaya çıkarılması için büyük umut verdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA

